Fransa'da derinleşen siyasi kriz ve artan bütçe açığı, Avrupa finans piyasalarında ciddi bir endişe kaynağı haline geldi. Ülkenin risk primindeki yükseliş ve hükümetin kırılgan durumu, hem yerel hem de uluslararası yatırımcıların dikkatini çekiyor.
Başbakan’ın 49. Madde Kararı Krizi Tetikledi
Fransa Ulusal Meclisi'nde sosyal güvenlik bütçesinin görüşüldüğü oturumda, Başbakan Michel Barnier’nin Anayasa’nın 49. maddesini işletme kararı tartışmaları alevlendirdi. Bu madde, bütçenin milletvekili oylamasına sunulmadan kabul edilmesine olanak tanıyor. Muhalefet partileri bu adımı, hükümetin demokratik süreçlerden kaçınması olarak nitelendirdi.
Solcu Yeni Halk Cephesi (NFP), bu karara karşı hükümete gensoru önergesi sunacaklarını açıkladı. Hükümeti destekleyen aşırı sağcı partiler de 49. maddeye başvurulmasını eleştirerek, ayrı bir gensoru önergesi vereceklerini duyurdu.
Hükümetin Düşmesi Bekleniyor
Sol ittifak NFP’nin 192, aşırı sağcı Rassemblement National’in (RN) ise 124 milletvekiline sahip olması, Barnier hükümetinin düşme olasılığını artırıyor. Her iki grup, gensoru önergesine destek verdiklerini açıklarsa, hükümetin düşmesi kaçınılmaz olacak. Bu durum, 1962’den bu yana güvensizlik önergesiyle düşürülen ilk Fransız hükümeti olarak tarihe geçebilir.
Bütçe Krizi ve Ekonomik Etkiler
Barnier hükümetinin sunduğu 2025 bütçe tasarısında 40 milyar avroluk harcama kesintisi ve 20 milyar avroluk vergi artışı öngörülüyor. Ancak muhalefetin, özellikle emekli maaşlarının enflasyona endekslenmesi talebi, bütçe görüşmelerinde uzlaşmayı engelledi. Maliye Bakanı Antonie Armand’ın “Şantaja boyun eğmeyeceğiz” açıklaması ise muhalefetin tepkisini daha da artırdı.
Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Fransa’nın kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı yüzde 112,4’e yükseldi. Bu oran, Avrupa Birliği’nin (AB) belirlediği yüzde 60 sınırının neredeyse iki katı.
Piyasalarda Artan Baskı
Fransa’daki siyasi belirsizlik, finansal piyasalarda doğrudan etkisini gösteriyor. Yatırımcılar, Fransız devlet tahvillerine olan talebi azaltırken, getiriler yükseliyor. Dün itibarıyla Fransa’nın 10 yıllık tahvil getirisi yüzde 2,85 ile 2,9 arasında değişirken, bu oran Almanya gibi daha güvenli görülen ülkelerle aradaki farkı 0,9 puana kadar çıkardı. Bu fark, 2012'deki Avrupa borç krizinden bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
Fransız tahvillerine olan talep düşerken, Portekiz, İtalya ve Yunanistan gibi güney Avrupa ülkelerinin borçlanma maliyetleri Fransa’dan daha düşük seviyelerde seyrediyor. Bu durum, Fransa’nın borç azaltma planlarının yetersizliğine işaret ediyor.
Macron’un Siyasi Geleceği Tartışılıyor
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron için hükümetin düşmesi büyük bir siyasi risk oluşturuyor. Macron, 9 Haziran'daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde aşırı sağın birinci parti olarak çıkmasının ardından meclisi feshederek erken seçime gitmişti. Ancak bu seçimler, meclisteki dengeyi değiştirmedi ve Macron’un partisi hükümet kurmak için yeterli çoğunluğu sağlayamadı.
Fransa’da Macron’a yönelik istifa çağrıları son günlerde daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Uzmanlar, siyasi krizin derinleşmesi halinde Macron’un liderlik pozisyonunun daha da zayıflayabileceğini belirtiyor.
Avrupa İçin Domino Etkisi Endişesi
Fransa’daki kriz, Avrupa’nın ikinci büyük ekonomisinin istikrarını tehlikeye atarken, kıtanın genel ekonomik görünümünü de etkiliyor. Almanya’da hükümetin erken seçime gitmesi ve ABD’de Donald Trump’ın başkanlık koltuğuna geri dönme ihtimalinin artması, uluslararası piyasalardaki belirsizliği artıran diğer önemli gelişmeler arasında.
Analistler, Fransa’daki siyasi krizin, Avrupa finans piyasalarını uzun süre baskı altında tutacağını öngörüyor. Özellikle yatırımcıların daha güvenli limanlara yönelmesiyle, Fransa’nın finansman maliyetlerinin artmaya devam etmesi bekleniyor.
Fransa’daki siyasi ve mali kriz, yalnızca ülke içinde değil, tüm Avrupa’da yankılanıyor. Hem yerel hem de uluslararası gelişmelerin eşzamanlı olarak Avrupa’nın ekonomik istikrarını tehdit ettiği bir dönemde, Fransa’nın siyasi geleceği ve piyasalardaki gidişatı büyük bir belirsizlik içinde kalmaya devam ediyor.