Bir dönem yerli ilaç sektörünün en dikkat çekici başarı hikâyelerinden biri olarak anılan FarmaVip İlaç ve Kozmetik Sanayi Ticaret A.Ş., ekonomik zorlukların üstesinden gelemeyerek iflas etti.
Bursa merkezli şirket için Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen kararla, konkordato talebi reddedildi ve 5 Kasım 2025 itibarıyla iflas süreci resmen başlatıldı. Mahkeme kararında, şirketin daha önceki konkordato tedbirlerinin tamamının kaldırıldığı, konkordato komiserinin görevine son verildiği ve tasfiyenin adi tasfiye usulüyle yürütüleceği belirtildi.
Kısa Sürede Devleşmişti
2014 yılında iki eczacı girişimci tarafından kurulan FarmaVip, kuruluşundan itibaren hızla büyüyerek kısa sürede Türkiye’nin önde gelen ilaç üreticileri arasında yer almıştı. Şirket, 2017 yılında ilaç ruhsat devirlerini tamamladıktan sonra 2020’de ilaç satışı ve pazarlamasına resmen başlamış, özellikle antibiyotik ve reçeteli ürün grubunda kısa sürede pazar payı edinmişti.2022 yılına gelindiğinde FarmaVip, yaygın kullanılan bir antibiyotiğin pazarlama haklarını devralarak sektörde güçlü bir oyuncu konumuna yükselmişti. Ancak şirketin bu yükselişi, uzun soluklu olamadı.
Finansal Daralma ve Üretim Krizi
FarmaVip, 2021 yılında kendi üretim tesisini kurmak üzere yatırım planına girişmişti. Bursa’da planlanan fabrika, firmanın üretim kapasitesini genişletmesini ve yerli üretimde stratejik bir oyuncu hâline gelmesini amaçlıyordu. Ancak döviz kurlarındaki sert dalgalanmalar, artan hammadde maliyetleri ve finansman kaynaklarına erişimde yaşanan zorluklar projeyi sekteye uğrattı. 2023’te başlayan likidite sıkışıklığı, şirketin borçlarını çevirmesini zorlaştırdı. 2024 yılı itibarıyla alınan konkordato kararı da beklenen etkiyi yaratamadı. Faaliyetlerini sürdüremeyen şirket, iflas kararıyla birlikte operasyonlarını tamamen durdurdu.
Sektöre Yansıyan Etkiler
FarmaVip’in iflası, Türkiye ilaç sektöründe özellikle yerli üretim kapasitesi açısından önemli bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Sektör uzmanları, şirketin iflasını “yüksek üretim maliyetleri, ithal girdiye bağımlılık ve finansal daralmanın birleşik etkisi” olarak yorumluyor. Yerli ilaç girişimlerinin son dönemde artan enerji, ambalaj ve hammadde maliyetleri karşısında ayakta kalmakta zorlandığına dikkat çekiliyor. Mahkeme kararıyla birlikte FarmaVip’in tüm malvarlığı tasfiye sürecine dahil edilirken, alacaklıların haklarını tasfiye komiserliği üzerinden takip edeceği bildirildi. Tedarikçi firmalar ve distribütörlerin ödemeleri, tasfiye sürecinin sonuçlanmasıyla birlikte aşamalı olarak değerlendirilecek.
Bir dönem Türkiye’nin “yerli ilaç gücü” olarak lanse edilen FarmaVip’in iflası, sektör genelinde mali kırılganlığın geldiği boyutu gözler önüne serdi. Yerli üretimi artırma hedefleriyle yola çıkan firma, ekonomik türbülans ve finansal baskılar karşısında direnemedi. Şirketin kapanışı, hem yerli girişimcilik ekosistemi hem de ilaç sektörünün sürdürülebilirliği açısından dikkat çekici bir vaka olarak öne çıkıyor.
