Hazine ve Maliye Bakanlığı, gayrimenkul satışlarında yıllardır süren düşük tapu bedeli beyanı sorununa karşı düğmeye bastı. Yapay zekâ destekli MEVA sistemi üzerinden son 5 yılın tapu işlemleri mercek altına alındı. Gerçek satış fiyatı ile tapuda beyan edilen değer arasındaki fark tespit edildiğinde, gönüllü düzeltme yapmayan alıcı ve satıcıları ağır para cezaları bekliyor.
Tapuda “düşük bedel” oyunu devleti zarara uğratıyor
Özellikle büyükşehirlerde milyonluk dairelerin tapuda çok daha düşük bedellerle gösterilmesi, yıllardır devlete ciddi vergi kaybı yaşatıyordu. Örneğin 10 milyon liralık bir evin tapuda 2,5 milyon lira olarak gösterilmesi, hem tapu harcı hem de gelir vergisinde büyük açık oluşturdu. Bakanlık, artık bireysel alıcı ve satıcıları da sıkı denetime almış durumda.
Alıcı da satıcı da sorumlu olacak
Uzmanlara göre düşük bedel beyanı sadece inşaat firmalarıyla sınırlı kalmayacak; bireysel işlemler de radar altında olacak. Konut kredileri de bu denetimlere dahil edilecek. Eksik beyanın tespit edilmesi halinde, hem alıcı hem satıcı eksik ödenen tapu harcını ceza ve faizle birlikte ödemek zorunda kalacak. Şu an için yıllık gecikme faizi yüzde 53,25 seviyesinde bulunuyor. Beş yıl öncesine kadar uzanan işlemlerde yüksek meblağlı cezalarla karşılaşmak mümkün.
Emlakçılar da risk altında
Emlakçıların düşük komisyon faturası kesmesi halinde de cezalı vergi tahsilatı yapılabilecek. Komisyonun bir kısmının resmi fatura ile, geri kalanının elden alınması durumunda farkların geriye dönük tahsil edilmesi gündeme gelecek. AK Parti Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkanı Mustafa Demir, konuyla ilgili yaptığı açıklamada rayiç bedel düzenlemelerinde vatandaşın haklarının korunacağı mesajını verdi. Demir, “Hem belediyelerin gelir ihtiyacını gözeten hem de vatandaşın hakkını koruyan dengeli bir yaklaşımı sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
Gönüllü düzeltme çıkış yolu
Maliye’nin yeni adımıyla milyonlarca gayrimenkul işleminde eksik beyanların ortaya çıkarılması bekleniyor. Uzmanlar, gönüllü düzeltme yapanların ceza ve faizden kurtulacağını, aksi durumda ise ağır yaptırımların kaçınılmaz olduğunu vurguluyor.