Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bakanlığın 2026 yılı bütçe sunumunda ekonomide gelinen noktayı ve önümüzdeki döneme ilişkin yol haritasını kapsamlı biçimde değerlendirdi. Şimşek, enflasyonun zirve seviyelerden belirgin şekilde gerilediğini vurgularken, 2026 yılında dezenflasyon sürecinin devam edeceğini söyledi. Mali disiplin, fiyat istikrarı ve yapısal reformların merkezde olduğu programla çalışanlar ve emeklilerin alım gücünün kalıcı biçimde güçlendirilmesinin hedeflendiğini ifade etti.
“Enflasyon Zirveden Belirgin Şekilde Geriledi”
Sunumunda enflasyondaki gelişmelere geniş yer ayıran Şimşek, 2022’de yüzde 85’e kadar çıkan yıllık enflasyonun kademeli olarak gerilediğini hatırlattı. 2025 yılı Kasım ayı itibarıyla enflasyonun yüzde 31,1’e indiğini belirten Şimşek, Mayıs 2024’e göre iyileşmenin 44 puanı aştığını söyledi. Temel mallarda enflasyonun yüzde 19’un altına gerilediğine dikkat çeken Bakan, hizmetler sektöründe ise gecikmeli bir düşüş yaşandığını ifade etti. Gıda fiyatlarında yıl içinde yaşanan zirai don ve kuraklık kaynaklı geçici baskıların kasım ayı itibarıyla normalleştiğini belirten Şimşek, 2026 yılında dezenflasyonun sürmesini öngördüklerini vurguladı.
Çalışanlar ve Emekliler Vurgusu
Bakan Şimşek, bütçe sunumunda sosyal dengeye özel vurgu yaptı. Son 23 yılda çalışanlar ve emekliler için aylık ve ücret artışlarının enflasyonun üzerinde yapıldığını belirten Şimşek, alım gücünün korunmasının temel önceliklerden biri olduğunu söyledi. Asgari ücret istisnasının vergi harcamaları içinde en büyük kalemi oluşturduğunu hatırlatan Şimşek, bu istisna nedeniyle alınmayan verginin 2026 yılında 1 trilyon 92 milyar liraya ulaşacağını ve toplam vergi harcamalarının yaklaşık üçte birini oluşturduğunu ifade etti.
Mali Disiplin ve Kamu Borcu
Şimşek, mali disiplinin kararlılıkla sürdürüleceğini belirterek, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi ile harcama disiplininin güçlendirildiğini söyledi. Deprem kaynaklı yüksek harcamalara rağmen, kamu borçluluğunun milli gelirin yüzde 25’inin altında seyrettiğini vurgulayan Şimşek, bütçe açığının da milli gelire oranının yüzde 3’e yaklaştığını kaydetti. Vergi politikasında adalet ve etkinliğin esas alındığını belirten Şimşek, kayıt dışılıkla mücadelenin hem denetim hem de dijital uygulamalar yoluyla sürdürüldüğünü ifade etti.
Cari Açık ve Rezervler
Program sayesinde makro dengesizliklerin azaltıldığını belirten Şimşek, cari açığın artık bir endişe unsuru olmaktan çıktığını söyledi. Enerjide dışa bağımlılığı azaltmaya yönelik yerli ve yenilenebilir enerji yatırımlarının önceliklendirildiğini ifade eden Şimşek, rezerv yeterliliğinin de uluslararası standartlara ulaştığını vurguladı. Kur Korumalı Mevduat’tan (KKM) çıkış sürecinin başarıyla yönetildiğini belirten Bakan, bankacılık sektörünün sağlam yapısının sürdürülebilir büyüme açısından kritik olduğunun altını çizdi. Türkiye’nin kredi risk priminde kayda değer bir düşüş yaşandığını belirten Şimşek, CDS’in 700 baz puandan 219 baz puana gerileyerek 2018’den bu yana en düşük seviyesine indiğini söyledi. Program sayesinde kredi notlarında artış yaşandığını ifade eden Şimşek, doğrudan yabancı yatırımların artmasını beklediklerini dile getirdi.
Küresel Görünüm ve Yapısal Dönüşüm
Küresel ekonomide artan belirsizliklere rağmen Türkiye’nin görece dayanıklı olduğunu belirten Şimşek, serbest ticaret anlaşmaları ve yakın coğrafyalarla yapılan ihracatın bu dayanıklılığı artırdığını söyledi. Yapay zekâ, yeşil dönüşüm ve dijitalleşmenin sunduğu fırsatlara dikkat çeken Şimşek, bu alanlarda atılacak adımların verimlilik ve rekabet gücünü artıracağını ifade etti.
