Türkiye ekonomisinde 2025'in ilk yarısı, tüketim odaklı ithalatın belirgin yükselişiyle dikkat çekti. Kur politikasının yönlendirdiği dış ticaret dengesi, ihracatın önünde koşan ithalat performansıyla adeta yer değiştirdi. 180,9 milyar doları aşan ithalat hacmi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 7,2 oranında artış gösterirken; tüketim mallarındaki yükseliş hem miktar hem pay olarak tüm zamanların zirvesine çıktı.
Tüketim Mallarında Tarihi Zirve
Ticaret Bakanlığı’nın açıkladığı verilere göre, Ocak-Haziran döneminde en çarpıcı artış tüketim mallarında yaşandı. Tüketim malları ithalatı yüzde 13,9 artarak 29,4 milyar dolara ulaştı. Böylece tüketim mallarının toplam ithalattan aldığı pay yüzde 16,2’ye yükselerek rekor kırdı. Bu gelişme, Türkiye'nin ithalat kompozisyonunda tüketim eksenli kaymanın derinleştiğini ortaya koydu.
Üretim Yerine Tüketim Talebi
Uzmanlara göre, baskılanan döviz kuru ve ithal ürünlerde fiyat avantajı, sanayicileri üretimden çok ithalata yöneltti. Özellikle yüksek üretim maliyetleriyle mücadele eden birçok işletmenin, iç talebe cevap verirken dış kaynaklı ürünleri tercih etmeye başladığı ifade ediliyor. Yatırım malları ithalatı ise aynı dönemde sadece yüzde 2 artışla 25 milyar dolarda kaldı. Tüketim ile yatırım arasındaki makasın açılması, sanayiciler açısından rekabet gücünü zedeleyen bir dinamik olarak öne çıkıyor.
Çin Malı Etkisi Büyüyor
Türkiye'nin en fazla ithalat yaptığı ülke, yüzde 12,7 artışla 23,9 milyar dolara ulaşan hacimle Çin oldu. Çin’den gelen ürünlerin özellikle tüketim ve otomotiv gruplarında yoğunlaştığı görülüyor. Sanayicilerin uzun süredir dile getirdiği “Çin malı istilası” söylemi, bu verilerle bir kez daha gündeme oturdu. Çin’i 21,7 milyar dolarla Rusya, ardından Almanya, ABD ve İtalya izledi.
Sanayicinin Alarm Zili
Sanayi üretiminde dış girdi oranının arttığına dikkat çeken sektör temsilcileri, ithalatın bu hızda devam etmesinin yerli üretim üzerindeki baskıyı artırabileceği uyarısında bulunuyor. Hammaddelerdeki yüzde 6,7’lik artışla 126 milyar dolarlık ithalat yapılırken, tüketim mallarının önüne geçilmesi gerekliliği yeniden tartışma konusu oldu.
Otomotiv ve Mücevherde Çift Haneli Artış
Tüketim malları içinde en dikkat çekici kalemlerden biri otomotiv oldu. Motorlu taşıtlar ve yedek parçalar kategorisinde ithalat yüzde 14,1 artışla 17,7 milyar dolara ulaştı. Mücevher ve değerli taş ithalatı ise yüzde 25,3 artarak 14,3 milyar doları buldu. Bu iki kalem, Türkiye’nin tüketim eğilimlerinin lüks ve teknolojiye yöneldiğini de gösteriyor.
Dış Ticarette Denge Bozuluyor
İlk yarı itibarıyla Türkiye’nin ihracatı ise yüzde 4,1 artışla 131,4 milyar dolarda kaldı. İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yıla göre 2,1 puan azalarak yüzde 72,7’ye düştü. Bu da dış ticaret açığının yeniden büyüme eğilimine girdiğine işaret ediyor. 2025’in ilk yarısı, Türkiye’nin dış ticaretinde tüketim eksenli dengesizliklerin daha da belirginleştiği bir dönem oldu. Yerli üretim ile ucuz ithalat arasındaki makasın giderek açılması, sadece sanayi rekabetçiliğini değil; cari denge ve istihdam yapısını da tehdit eder konuma geldi. Önümüzdeki dönemde kur politikaları, vergi düzenlemeleri ve ithalat denetimleri bu tabloyu dengelemek açısından kritik rol oynayacak.