Anayasa Mahkemesi (AYM), toplu iş sözleşmesinden (TİS) dışlanan bir işçinin anayasal sendika hakkının ihlal edildiğine dair tarihi bir karara imza attı. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu’nda (TKİ) çalışan M.T. isimli işçi, alt işveren üzerinden gösterilmesine rağmen sendika üyesi olmasına karşın toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmadı. Bu durum üzerine açılan hukuki mücadele, nihayet yüksek mahkemenin sendika hakkının korunması yönündeki kararıyla sonuçlandı.
Olayın Arka Planı: Sendika Üyesi İşçi TİS’ten Dışlandı
M.T., 2006’dan beri TKİ’de işçi olarak çalışıyor ancak alt işveren P. şirketinin elemanı olarak gösteriliyordu. Maden-İş Sendikası’na üye olan M.T., toplu iş sözleşmesinin kendisini kapsaması gerekirken, sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmediği gerekçesiyle TİS hükümlerinden faydalanamadı. Bu mağduriyet nedeniyle alacaklarının tahsili için dava açtı.
Mahkeme Süreci ve Yargıtay Kararı
Yerel mahkeme, M.T.’nin toplu iş sözleşmesinden doğan haklarının karşılanması yönünde karar vermesine rağmen Yargıtay, işçinin sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmesi veya dayanışma aidatı talep etmesi gerektiği gerekçesiyle kararı bozdu. Bozma kararı sonrası yerel mahkeme davayı reddetti. Bu kararın kesinleşmesinin ardından M.T., Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. AYM, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinde alt işveren işçilerinin asıl işverenin işçileri sayılacağı yönündeki düzenlemeye rağmen mahkemelerin “sendika üyeliğinin bildirilmesi” şartını aramasını eleştirdi. Kararda, mahkemelerin başvurucunun iddialarını yeterince değerlendirmediği ve sendika hakkının korunması için gerekli yükümlülükleri yerine getirmediği vurgulandı. AYM, Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine hükmederek, bu durumun işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanamamasına ve önemli maddi kayıplar yaşamasına yol açtığını belirtti. Mahkemenin kararı, sendika haklarının korunması ve işçi haklarının güçlendirilmesi açısından emsal niteliği taşıyor.
Kararın Önemi ve Sonuçları
Bu karar, işçilerin sendikal haklarının korunması ve toplu iş sözleşmelerinden adil şekilde faydalanmaları konusunda önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. İş hukukunda “alt işveren” uygulamalarının suiistimal edilerek işçilerin haklarının kısıtlanmasının önüne geçilmesi gerektiğini net şekilde ortaya koyan AYM, yerel mahkemelerin karar alma sürecinde anayasal yükümlülüklerini yerine getirmesini de zorunlu kıldı. Sendika üyeliğinin asıl işverene bildirilmemesinin işçinin temel haklarına engel oluşturduğu ve bunun anayasal hak ihlali olarak değerlendirilmesi, işçi-işveren ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak yorumlanabilir. Bu kararla, Türkiye’de sendikal haklar alanında güçlü bir koruma mekanizmasının tesis edilmesi yolunda önemli bir adım atılmış oldu.