14 Aralık 2025
weather
7°
42,7031 %0.23
50,1678 %0.06
57,0934 %-0.02
90.160,00 %-0.182
5.902,25 0,77
FinansTaksi Eko Gündem 7554 sayılı yasa yürürlükte: Temiz enerji yatırımlarında ÇED şartı esnedi

7554 sayılı yasa yürürlükte: Temiz enerji yatırımlarında ÇED şartı esnedi

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edildikten sonra 24 Temmuz’da Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7554 sayılı yasa, yenilenebilir enerji yatırımlarında ÇED süreçlerini sadeleştirerek önemli bir dönüşüm başlattı. ENSİA Başkanı Alper Kalaycı, yasanın yatırım süreçlerini hızlandıracağını belirtirken, orman vasıflı arazilerin enerji projelerine açılmasına ise temkinli yaklaştı

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) uzun süren müzakerelerin ardından kabul edilen ve 24 Temmuz 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7554 sayılı kanun, maden ve çevre mevzuatında köklü değişiklikler getirerek enerji sektöründe taşları yerinden oynatmaya aday. Yasanın en dikkat çekici yönlerinden biri, yenilenebilir enerji yatırımlarında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerine ilişkin getirdiği esneklik ve sadeleşme oldu.

Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, söz konusu düzenlemenin yatırım süreçlerini hızlandıracağını belirterek, enerji piyasasında özellikle yabancı sermaye için daha cazip bir yatırım ortamı yaratılacağını ifade etti. Ancak Kalaycı, yasa ile birlikte gelen bazı maddelerin çevresel hassasiyetleri zedeleyebileceği uyarısında da bulundu.

ÇED Süreci Artık Yatırımların Önünde Engel Değil

Yasa kapsamında en kritik değişikliklerden biri, yenilenebilir enerji yatırımlarında ÇED raporunun ön koşul olmaktan çıkarılması oldu. Buna göre yatırımcılar, ÇED süreci devam ederken imar planı ve ruhsat başvuruları gibi diğer idari işlemleri başlatabilecek. Alper Kalaycı, bu gelişmeyi “yatırım süreçlerinin paralel biçimde yürütülebilmesiyle bürokraside devrim” olarak nitelendirdi. Kalaycı, “ÇED tamamlanmadan diğer aşamalara geçilemiyordu. Artık süreçler iç içe yürütülebilecek. Bu sayede, sahaya inmek için aylarca bekleyen projeler hızla uygulama aşamasına geçebilecek,” dedi. Kalaycı, bu reformun özellikle rüzgâr enerjisi projelerinde fark yaratacağını ifade ederek, “Beş yıla kadar çıkan proje devreye alma süresi artık iki yılın altına inebilir. Bu, Avrupa’daki birçok ülkenin önüne geçmemizi sağlar,” diye konuştu.

Yatırım İkliminde Pozitif Rüzgarlar

Elektrik üretiminde uygulanan tavan fiyat politikaları ve sık değişen dağıtım-iletim bedellerinin yatırımcıyı tedirgin ettiğine değinen Kalaycı, “Enerji bürokrasisinin daha öngörülebilir ve şeffaf fiyat politikaları geliştirmesi, yatırımcı güvenini artıracaktır,” dedi. Türkiye’nin 2035 yılı için belirlediği 120 bin Megavatlık rüzgâr ve güneş enerjisi kurulu güç hedefini hatırlatan Kalaycı, bu hedefin tutturulması için yıllık en az 8.500 MW’lık yeni kapasitenin devreye alınması gerektiğini vurguladı. ENSİA olarak yasaya genel olarak olumlu yaklaştıklarını dile getiren Kalaycı, alt mevzuatların da ivedilikle yayımlanması gerektiğini belirtti.

Çevre ve Orman Hassasiyeti: “Yatırım Uğruna Doğayı Feda Etmeyelim”

Ancak yasa sadece yatırım kolaylığı sağlamıyor, aynı zamanda çevresel tartışmaları da beraberinde getiriyor. Yasanın 15. maddesi kapsamında orman vasfı taşıyan arazilerde güneş ve rüzgâr enerjisi santralleri kurulmasının önü açılırken, Kalaycı bu duruma temkinli yaklaşıyor. ENSİA’nın, üzerinde fiilen orman bulunmasa da hukuki olarak orman sayılan alanlarda enerji yatırımı yapılmasına karşı olduğunu yineleyen Kalaycı, “2020 yılında Karaburun’da bir zeytinliğin kesilerek GES kurulmasına nasıl karşı çıktıysak, bugün de aynı hassasiyeti sürdürüyoruz. Tarım ve orman arazileri, enerji yatırımları uğruna heba edilmemeli,” ifadelerini kullandı. Kalaycı, yalnızca Haziran ve Temmuz aylarında İzmir’de 25 bin hektardan fazla orman ve mera alanının yangınla kaybedildiğini hatırlatarak, “Bu alanlar kesinlikle yapılaşmaya açılmamalı. Rehabilite edilip doğaya geri kazandırılmalı,” dedi.

Kamulaştırmada Hız, Toplumda Kaygı Yaratabilir

Yasa kapsamında acele kamulaştırma süreçlerinin de hızlandırıldığını belirten Kalaycı, bu uygulamanın özellikle Ege Bölgesi’ndeki projelerde daha önce de toplumsal tepkilere neden olduğunu anımsattı. “Yatırımcılar ve kamu otoriteleri, bu süreçleri şeffaf ve katılımcı bir yaklaşımla yürütmeli. Aksi takdirde sosyal lisans sorunu büyüyebilir,” uyarısında bulundu.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *