Türkiye Varlık Fonu (TVF) Genel Müdürü Arda Ermut, fonun 10. yılında 360 milyar dolarlık aktif büyüklüğe ulaştığını ve artık dünyanın en büyük 10 varlık fonundan biri haline geldiğini açıkladı. Fonun temettü gelirlerinin ilk kez şans oyunlarını geride bıraktığını belirten Ermut, kamu bankalarından enerjiye, telekomdan madenciliğe kadar genişleyen portföy yapısını ve gelecek stratejilerini paylaştı. Vakıfbank’taki hisse satışına ilişkin iddialara da yanıt veren Ermut, “Doğru zaman geldiğinde, portföyümüzdeki fırsatları değerlendirebiliriz. Stratejik imkan olduğunda satış veya uyarlama yapılabilir. Bu tür kararlar Cumhurbaşkanımızın başkanlığındaki yönetim kurulunun takdiriyle alınır” ifadelerini kullandı. Ermut, Vakıfbank hisselerinde yapılan son satışın “yoğun yatırımcı talebi” gördüğünü belirterek, “Ne kadar doğru bir zamanda adım attığımız ortada” dedi.
“Türkiye’nin en büyük holdingiyiz”
Fonun büyüklüğünü ve yatırım etkinliğini vurgulayan Ermut, “Türkiye’nin en büyük holdingiyiz” diyerek, fonun sadece sermaye sağlayan değil, aktif şekilde büyüme ve kârlılık yaratan bir yapıya dönüştüğünü söyledi. 2024 konsolide sonuçlarına göre fonun FAVÖK’ü 25,6 milyar dolar, satışları 122 milyar dolar, net kârı ise 11,3 milyar dolar olarak açıklandı. Ermut, telekomünikasyon sektöründeki yatırımlara da değindi. Fon’un Türk Telekom’daki payının %61,7’ye yükseldiğini hatırlatan Ermut, şirketin 5G sürecinde önemli yatırımlar planladığını belirterek, “Bu yoğun yatırım dönemi ikincil halka arz için uygun bir zaman değil. Önce fiber altyapı ve yeni yatırımlar tamamlanacak, ardından halka arz seçeneği değerlendirilebilir” dedi. Turkcell için ise “Fon devreye girerek yönetişim krizini çözdü, şirketi yeniden büyüme rotasına soktu. Her iki şirket de TVF stratejileri doğrultusunda gelişmeye devam edecek” değerlendirmesinde bulundu.
“Türk Altın” ve Afrika açılımı
Madencilik yatırımlarına da değinen Ermut, Türkiye’nin en büyük altın üreticisi konumundaki Türk Altın şirketinin portföye katıldığını söyledi. Fonun 25 ruhsat alanı bulunduğunu, bunlardan 4’ünün önceliklendirildiğini belirten Ermut, “Balıkesir’de 2,5 milyar dolarlık rezerv bulunuyor. Niğde, Kastamonu ve Sivas’taki maden sahaları da planlamamızda” dedi. Türk Altın’ın yurt dışı halka arz planına da değinen Ermut, Afrika’da maden yatırımları yapılabileceğini belirtti. “Afrika’da sömürgeci değil, yerel iş gücü ve kaynaklarla kalkınmaya katkı sağlayan bir model uygulayacağız” dedi. Fon portföyünde yer alan Ziraat, Vakıfbank ve Halkbank’ın sermaye durumuna ilişkin soruya da yanıt veren Ermut, “Şu anda herhangi bir sermaye ihtiyacı görünmüyor. Gerektiğinde her zaman arkasındayız” dedi. Ermut ayrıca, “Fon olarak Borsa İstanbul’daki en büyük yatırımcı konumundayız. Şirket değerlemeleri uygun hale geldiğinde, halka arz fırsatlarını değerlendirebiliriz” açıklamasını yaptı.
Küresel fonlarla iş birliği ve yeni yatırım alanları
Ermut, fonun uluslararası arenada Abu Dabi, İspanya ve Irak gibi ülkelerin kalkınma fonlarıyla iş birliği yaptığını, özellikle 250 milyon dolarlık teknoloji fonu kurulduğunu açıkladı. “Yapay zeka, dijitalleşme ve enerji teknolojileri” odaklı yatırımlarda Türkiye’nin bölgesel bir merkez olabileceğini belirtti. TVF portföyündeki kamu şirketlerinin mali performansına değinen Ermut, “Çaykur artık net kâra geçti, Türkşeker operasyonel olarak güçlü durumda” dedi. Fonun sürdürülebilir büyüme stratejisi kapsamında tarım ve gıda sektöründe de yatırımların süreceğini belirtti. Fonun küresel yatırımcılar nezdinde artan itibarıyla ilgili konuşan Ermut, “Eurobond ihracımıza 14,5 kat talep geldi. Artık sadece Türkiye için değil, bölgesel projelerde de güvenilir bir ortak olarak görülüyoruz” dedi.
Vizyon: Stratejik dönüşüm, sürdürülebilir yatırım
Ermut’un açıklamaları, TVF’nin artık pasif bir fon değil, Türkiye’nin ekonomik dönüşümünü destekleyen stratejik bir yatırımcı haline geldiğini ortaya koydu. Fonun önümüzdeki dönemde öncelikli hedefleri;
- Telekom ve teknoloji yatırımlarının hızlandırılması,
- Madencilik ve enerji projelerinin genişletilmesi,
- Uluslararası fonlarla iş birliği yoluyla finansman çeşitliliğinin artırılması olarak öne çıkıyor.
