Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ), Türkiye'nin savunma ve havacılık alanındaki yerli üretim hamlelerine bir yenisini daha ekliyor. TUSAŞ, Orman Genel Müdürlüğü’nün ihtiyaçları doğrultusunda tamamen yerli ve milli imkanlarla geliştirilen T-925 yangın söndürme helikopterini tanıttı. Hem yangınla mücadele hem de genel maksat görevlerinde kullanılabilecek bu ağır sınıf helikopterin, 2026 yılının ikinci yarısında ilk uçuşunu gerçekleştirmesi planlanıyor.
4 Ton Su Taşıyacak, Çok Amaçlı Kullanılacak
TUSAŞ Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, geliştirilen T-925 platformunun yalnızca yangınla mücadelede değil, arama-kurtarma, kargo ve personel taşıma gibi pek çok görevi aynı anda üstlenebileceğini belirtti. “10 ton kalkış ağırlığına sahip helikopterin 4 tonu faydalı yük kapasitesine ayrıldı. Bu kısımda ister su, ister ekipman veya personel taşınabilecek” dedi. Yangınlara doğrudan müdahale kabiliyetiyle öne çıkan T-925’in özellikle yaz aylarında sık sık yaşanan orman yangınlarına karşı Türkiye'nin havadan müdahale kapasitesini artırması bekleniyor.
İlk Teslimat 2028’de, Hedef 300 Helikopter
Proje kapsamında Orman Genel Müdürlüğü’ne teslim edilmek üzere 8 adet T-925 helikopteri için sözleşme imzalandı. İlk uçuşun ardından test ve sertifikasyon sürecini tamamlayacak platformun ilk teslimatları 2028’de başlayacak. Demiroğlu, uzun vadeli hedefin ise çok daha büyük olduğunu vurguladı: “2030-2040 yılları arasında envanterden çıkarılması planlanan ağır sınıf helikopterlerin yerini alması için yaklaşık 300 adet helikopter üretmeyi hedefliyoruz. Bu platform Kara Kuvvetleri, Hava Kuvvetleri, Jandarma, Sahil Güvenlik gibi birçok kurumun hizmetine sunulabilecek.”
Milli Teknolojiyle Yangına Müdahalede Bağımsızlık
Bugüne kadar yangın söndürme görevlerinde yurt dışından kiralanan helikopterlere bağımlı olan Türkiye, T-925 ile bu alandaki dışa bağımlılığı büyük oranda azaltmayı hedefliyor. Yüksek taşıma kapasitesi ve çok yönlü kullanım alanı sayesinde T-925, sadece yangınla mücadelede değil, doğal afetlerde ve askeri operasyonlarda da görev alabilecek. Bu projeyle birlikte, Türkiye’nin havacılık sanayii bir kez daha yerli ve milli çözümlerle stratejik alanlarda güçlü adımlar attığını göstermiş oldu.