Türkiye’de ekonomide yaşanan bozulma en çok çocukları etkiliyor. Artan enflasyon, işsizlik ve hanelerin eriyen alım gücü, milyonlarca çocuğu temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirirken, OECD verileri Türkiye’yi çocuk yoksulluğu oranında en kötü performans gösteren ikinci ülke konumuna taşıdı. Ülkede her üç çocuktan biri yoksulluk sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Türkiye’de 21 milyon 817 bin 61 çocuk bulunuyor. Bu çocukların 7 milyon 34 bini—yani her üç çocuktan biri—yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Yoksulluğun derinleşen etkileri, çocukların beslenmeden sağlığa, eğitimden sosyal yaşama kadar hayatlarının tüm alanlarını belirgin biçimde zorluyor. Ekonomik sıkıntıların yoğunlaştığı son yıllarda ailelerin geçim yükü arttı. Yaklaşık 26 milyon hanenin yalnızca yüzde 1,1’i en yüksek sosyoekonomik düzeyde yer alırken, hanelerin yüzde 51,8’i yoksul ya da çok yoksul kategorisinde sınıflandırılıyor. TÜİK verileri, yaşam koşullarının her yıl biraz daha kötüleştiğini açıkça ortaya koyuyor.
OECD Verileri: Türkiye, Kosta Rika’nın Ardından İkinci Sırada
Çocuk yoksulluğu oranları incelendiğinde Türkiye, OECD üyesi 38 ülke arasında en kötü tabloya sahip ülkelerden biri. Nefes’in haberine ve OECD verilerine göre Türkiye, çocuk yoksulluğunda ilk sıradaki Kosta Rika’nın hemen ardından ikinci sıraya yerleşmiş durumda. Bu tablo, Türkiye’de ekonomik krizin etkilerinin en yoğun şekilde çocuklar üzerinde hissedildiğini ve sosyal devlet mekanizmalarının yetersiz kaldığını gösteriyor.
Beslenme Krizi Derinleşiyor
TÜİK’in 2024 yılı verileri, çocukların temel gıdaya erişiminde alarm veren bir tabloyu gözler önüne seriyor:
- 15 yaş altındaki çocukların yüzde 10’u günde en az bir kez taze meyve-sebze tüketemedi.
- Yüzde 23,1’i günde bir kez et, tavuk veya balık yiyemedi.
- Yüzde 18,7’si ücretli okul gezilerine ve sosyal etkinliklere katılamadı.
Bu veriler, yoksulluğun sadece gelir eksikliği değil, çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimini doğrudan etkileyen yapısal bir problem haline geldiğini ortaya koyuyor.
Eğitimde Eşitsizlik ve Barınma Sorunları Artıyor
Yoksulluk yalnızca beslenme ile sınırlı kalmıyor. Hanelerin yüzde 11,2’sinde çocukların ders çalışabileceği uygun bir alan bulunmuyor. Bu durum, fırsat eşitsizliğini derinleştirerek eğitimde başarı farkını büyütüyor. Barınma koşulları da oldukça sorunlu:
- Hanelerin yüzde 43,9’u kiralık evde yaşıyor.
- Yüzde 31,3’ü sızdıran çatı, rutubetli duvar ve çürük pencere çerçeveleri gibi yapısal sorunlarla karşı karşıya.
- Bu koşullar çocukların sağlığını, güvenliğini ve yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor.
Korunmaya Muhtaç Çocuk Sayısında Büyük Artış
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın verilerine göre aile yanında desteklenen çocuk sayısı son 13 yılda dramatik bir şekilde yükseldi. 2012’de 34 bin 982 olan desteklenen çocuk sayısı 2025 itibarıyla 170 bin 317’ye çıktı. Bu artış, ailelerin ekonomik yükümlülükleri karşılayamamasının çocukların bakımını zorlaştırdığına işaret ediyor.
Uzmanlardan Uyarı: “Kuşaklar Boyu Sürecek Bir Yoksulluk Riski”
Sosyologlar ve çocuk hakları uzmanları, çocuk yoksulluğunun sadece bugünün değil, geleceğin toplumsal yapısını da tehdit ettiğini belirtiyor. Yetersiz beslenme, eğitime sınırlı erişim ve kötü yaşam koşullarının çocuklarda uzun vadeli fiziksel, psikolojik ve ekonomik etkiler yaratabileceği; bunun da kuşaklar arası yoksulluk döngüsünü kalıcı hale getirebileceği ifade ediliyor.