Türkiye, su ürünleri ihracatında yüksek katma değerli ve farklı ürünlerle öne çıkmaya devam ediyor. Bu kapsamda, deniz salyangozu ihracatı 2025 yılının ilk altı ayında önemli bir gelir kaynağı olarak dikkat çekti. Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) verilerinden derlenen bilgilere göre, Türkiye ocak-haziran döneminde 5 ülkeye toplam 437 ton deniz salyangozu ihraç ederek 4 milyon 561 bin 178 dolar gelir elde etti. Bu rakam, sektörün hem çeşitlenme hem de ihracatta yeni pazarlar yakalama çabalarının somut göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Deniz salyangozu ihracatında en büyük pazarlar Güney Kore, Çin ve Tayvan oldu. Güney Kore’ye yapılan satışlar 2 milyon 76 bin 716 dolar ile en yüksek seviyeye ulaşırken, Çin Halk Cumhuriyeti’ne 839 bin 350, Tayvan’a ise 612 bin 203 dolar değerinde deniz salyangozu satıldı. Ayrıca Japonya ve ABD gibi ülkeler de ihracat yapılan diğer önemli pazarlar arasında yer aldı.
DKİB Yönetim Kurulu Başkanı Saffet Kalyoncu, deniz salyangozunun Türkiye’de iç pazarda tüketimi bulunmayan, tamamen ihracata yönelik bir ürün olduğunu belirterek, “Bu ürünün ihracata yönlendirilmesi Türkiye ekonomisine farklı bir soluk kazandırıyor” dedi. Kalyoncu, mevcut pazar payını artırmak ve yeni pazarlara açılmak için çalışmaların sürdüğünü ifade etti.
Sektörün sürdürülebilirliğine de vurgu yapan Kalyoncu, avcılığın belirli dönemler ve kotalar çerçevesinde yapılmasının stokların korunması ve ekosistemin dengesi için kritik olduğunu söyledi. Ayrıca ilgili bakanlıkların uyguladığı av yasakları ve denetim süreçlerinin sektörün uzun vadeli geleceği için büyük önem taşıdığını dile getirdi.
Deniz salyangozu ihracatındaki bu artış, Türkiye’nin su ürünleri sektöründe kalite ve çeşitlilik odaklı büyüme stratejisinin bir parçası olarak görülüyor. Doğu Karadeniz’den başlayan bu ihracat, önümüzdeki dönemde daha fazla ülkeye ulaşarak Türkiye’nin küresel su ürünleri pazarındaki payını artırması bekleniyor.
Uzmanlar, özellikle Uzak Doğu pazarlarında deniz salyangozuna olan talebin devam ettiğini ve Türkiye’nin bu ürünle bölgesel rekabette avantaj sağlayabileceğini belirtiyor. Bu durum, Türkiye’nin su ürünleri ihracatını çeşitlendirme ve katma değeri yüksek ürünlerle büyütme hedefleriyle paralel bir gelişme olarak değerlendiriliyor.
