İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi, Ankara’da savunma sanayisinin öncü kuruluşları HAVELSAN, ASELSAN ve TUSAŞ’ı ziyaret etti. Ziyaret kapsamında açıklamalarda bulunan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Türk savunma sanayisinin son yıllarda kaydettiği ilerlemenin yalnızca askeri bir başarı olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin mühendislik, üretim ve ihracat kapasitesini dönüştüren bir kalkınma modeli haline geldiğini vurguladı.
“Savunma sanayimiz, dünyada izlenen bir başarı hikayesi”
İSO Başkanı Bahçıvan, son 20 yılda Türkiye’nin savunma sanayisinde gösterdiği atılımın, ülkenin teknolojik özgüvenini ve üretim kabiliyetini perçinlediğini söyledi. “Savunma sanayimizin geldiği nokta, sadece ülkemiz için değil, artık dünya çapında dikkatle izlenen bir başarı hikayesi. HAVELSAN, ASELSAN ve TUSAŞ’ın da yer aldığı güçlü ekosisteme sanayicilerimizin entegre olması, hem üretim kabiliyetlerimizi hem de ihracat gücümüzü artıracak.” Bahçıvan, savunma sanayisinin artık yalnızca askeri kapasiteyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda teknolojik üretim, ekonomik bağımsızlık ve küresel saygınlık göstergesi haline geldiğini belirtti.
“Savunma sanayisi, dijital dönüşümün öncüsü”
Bahçıvan, Türk savunma sanayisinin bugün yapay zekâ, siber güvenlik, büyük veri ve dijital teknolojilerle iç içe geçmiş bir ekosisteme dönüştüğüne dikkat çekti. HAVELSAN’ın, Türkiye’nin dijital savunma mimarisinin inşasında stratejik rol oynadığını belirten Bahçıvan, kurumun mühendislik kapasitesi ve Ar-Ge odaklı yaklaşımının, geleceğin teknolojik güvenliğine yön verdiğini söyledi. “HAVELSAN’ın mühendislik gücü, Ar-Ge’ye verdiği önem ve üniversite-sanayi işbirliğini esas alan yaklaşımı, Türk savunma sanayisinin sürdürülebilir büyümesi açısından örnek teşkil ediyor.”
ASELSAN ve TUSAŞ: Türk mühendisliğinin vitrini
Bahçıvan, ASELSAN ve TUSAŞ’ın savunma sanayisinin en yüksek teknoloji üreten iki lokomotifi olduğunu belirtti. ASELSAN, elektronik, radar, haberleşme ve silah sistemlerinde denizden uzaya kadar geniş bir yelpazede yenilikçi çözümler geliştiren, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarını yerli kaynaklarla karşılayan küresel ölçekte bir marka haline geldi. TUSAŞ ise KAAN, HÜRJET, Gökbey, ANKA, Aksungur ve ANKA-III gibi projeleriyle, Türkiye’yi havacılıkta rekabetçi bir ülke konumuna taşıdı. Bahçıvan, bu başarıların yalnızca savunma alanında değil, ülkenin genel sanayi dönüşümüne de ilham verdiğini ifade etti.
“Savunma sanayisi, yüksek teknolojiye geçişte lokomotif sektör”
Erdal Bahçıvan, İSO olarak Türk sanayisinin yüksek teknolojiye geçişini desteklediklerini, savunma sanayisinin bu dönüşümde öncü sektör konumunda olduğunu vurguladı. “Savunma sanayimizdeki başarılar, diğer sektörlerimiz için de ilham kaynağı. HAVELSAN, ASELSAN ve TUSAŞ gibi kurumlarımızın oluşturduğu ekosistem, yerli üreticilerimiz için büyük bir fırsat. Bu yapıya entegre olmak, ihracat kapasitemizi de güçlendirecektir.” Bahçıvan ayrıca, İSO’nun 2017 yılından bu yana SAHA İstanbul işbirliğiyle Savunma Sanayi Buluşmaları düzenlediğini, bu etkinliklerin yerli üreticilerle ana yüklenicileri buluşturarak yerlilik oranının artmasına katkı sağladığını söyledi.
Yerlilik oranı yüzde 80’in üzerine çıktı
İSO Başkanı, Türk savunma sanayisinde yerlilik oranının 2024 itibarıyla yüzde 80’in üzerine çıktığını hatırlatarak, bu seviyenin sanayi politikası açısından stratejik bir başarı olduğunu vurguladı. “Savunma sanayisinde yerlilik ve millilik oranı, diğer sektörlere göre çok daha büyük önem taşıyor. Bugün geldiğimiz nokta, mühendislik kapasitemizin ve üretim kabiliyetimizin ulaştığı seviyenin en somut göstergesi.” Bahçıvan’ın açıklamaları, İSO’nun sanayi vizyonunda savunma sanayisini bir “örnek model” olarak gördüğünü de ortaya koydu. Türkiye’nin savunma teknolojilerinde kazandığı bilgi birikimi ve üretim disiplini, otomotivden yazılıma, enerjiden makineye kadar birçok sektörün dönüşümünü hızlandırıyor.
