Bankacılık sektöründe mevduatlar, yılın üçüncü çeyreğinde rekor seviyeye ulaştı. İstanbul, Ankara ve İzmir’in toplam mevduatı 15 trilyon 95 milyar lirayı aşarken, bu üç şehir tek başına Türkiye’deki toplam mevduatın yaklaşık yüzde 61’ini oluşturdu. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, 2025’in üçüncü çeyreği itibarıyla Türkiye genelindeki toplam mevduat miktarı 24 trilyon 846 milyar liraya ulaştı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 39’un üzerinde artışa denk geliyor. Ekonomide en büyük paya sahip iller sıralamasında tablo şöyle:
- İstanbul: 10 trilyon 522 milyar lira
- Ankara: 3 trilyon 298 milyar lira
- İzmir: 1 trilyon 275 milyar lira
Bu üç şehir, Türkiye’deki toplam mevduatın 15 trilyon lirayı geçtiği kritik eşiği temsil ediyor.
Rakamlar Ne Anlama Geliyor?
Ekonomistler, üç büyük şehirdeki mevduat birikiminin hızla artmasının hem bölgesel gelir farklarını hem de sermaye yoğunlaşmasını gösterdiğini belirtiyor. Mevduatın yüzde 60’tan fazlasının üç şehirde toplanması, Anadolu illerinde finansal derinliğin hâlâ sınırlı olduğunu ortaya koyuyor. Diğer öne çıkan iller:
- Antalya: 792 milyar lira
- Bursa: 562 milyar lira
- Kocaeli: 436 milyar lira
Buna karşılık Bayburt, Ardahan, Hakkari, Kilis ve Gümüşhane, en düşük mevduata sahip iller arasında yer aldı.
En Yüksek Artış Rize’de
Yıllık bazda mevduat artışında zirve Rize’nin oldu. Rizelilerin bankalardaki mevduatları son bir yılda yüzde 62,5 artarak 53,9 milyar liraya çıktı. Rize’yi Bitlis (%57,3), Elazığ (%51,2), Kırıkkale (%50,4) ve Çanakkale (%50,3) izledi. Bu tablo, Karadeniz ve Doğu Anadolu bölgelerinde tasarruf eğiliminin güçlendiğini gösteriyor.
En Zayıf Artış Kahramanmaraş’ta
Bankalardaki mevduatın en düşük oranda arttığı il Kahramanmaraş oldu. Kentte mevduatlar bir yılda yalnızca %15,1 artışla 95 milyar liraya yükseldi. Onu Kastamonu (%17,8) ve Hakkari (%22,8) izledi. Uzmanlara göre bu fark, deprem sonrası ekonomik toparlanma süreci ve bölgesel gelir dengesizliklerinden kaynaklanıyor. Finans çevreleri, mevduattaki hızlı artışın olumlu bir tasarruf göstergesi olduğunu, ancak sermayenin büyük şehirlerde yoğunlaşmasının bölgesel eşitsizlikleri derinleştirdiğini belirtiyor. Özellikle İstanbul’un tek başına ülke mevduatının yüzde 42’sinden fazlasını oluşturması, mali sistemin büyük ölçüde megakente bağımlı hale geldiğini ortaya koyuyor.
Analistlere göre, önümüzdeki dönemde bölgesel kalkınma bankacılığı ve yerel finansman modelleri Türkiye’nin ekonomik dengesi açısından kritik hale gelecek.