Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), 2023 yılında küresel ekonominin yüzde 3,2, Türkiye ekonomisinin ise yüzde 3,5 büyüyeceğini öngördü.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), küresel ekonominin 2023 yılında yüzde 3,2, Türkiye ekonomisinin ise yüzde 3,5 büyüyeceğini öngördü. OECD'nin yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu, dünya ve Türkiye ekonomisinin gelecek dönemdeki büyüme beklentilerini ve ekonomik dinamiklerini detaylı bir şekilde ele aldı.
Küresel Ekonomide İyileşme Beklentisi
Raporda, küresel ekonomik büyümenin 2023 yılında yüzde 3,2 olarak gerçekleşeceği tahmin edilirken, 2025 ve 2026 yıllarında bu oranın yüzde 3,3 seviyesinde kalacağı öngörülüyor. OECD, bu tahminlerle önceki raporlarında açıkladığı büyüme beklentilerini yüzde 0,1 oranında yukarı yönlü revize etti.
Küresel ekonominin dirençli kalmayı sürdürdüğüne dikkat çekilen raporda, enflasyonun ılımlı seyretmesi, ticaretteki toparlanma ve iş gücü piyasasındaki istikrarın bu dayanıklılığı desteklediği belirtildi. İşsizlik oranlarının genel olarak düşük seviyelerde seyrettiği, reel faiz oranlarının ise kısıtlayıcı düzeyde kalmaya devam ettiği ifade edildi.
Ancak ticarette korumacı politikaların artışı konusunda uyarıda bulunan OECD, bu politikaların ithalat maliyetlerini yükselterek işletme maliyetlerini artırabileceği ve tüketicilerin yaşam standartlarını olumsuz etkileyebileceğini vurguladı.
Türkiye Ekonomisinde Ilımlı Büyüme Beklentisi
OECD, Türkiye ekonomisinin 2023 yılında yüzde 3,5, 2025 yılında ise yüzde 2,6 büyüyeceğini öngörüyor. Bu oran, 2026 için yüzde 4 olarak tahmin edildi. Raporda, Türkiye'nin büyüme beklentilerinin önceki tahminlere kıyasla hafif bir yukarı yönlü revize edildiği belirtildi.
Türkiye ekonomisinin büyüme performansında iç talebin yavaşlamasına karşın dış talebin ve turizmdeki toparlanmanın etkili olduğu vurgulandı. Ayrıca, Sakarya sahasındaki doğal gaz üretiminin ve cari işlemler dengesindeki iyileşmenin büyümeye katkı sağladığı ifade edildi.
Enflasyon ve Para Politikası
Türkiye'de enflasyonun 2025 yılında yüzde 30,7, 2026 yılında ise yüzde 17,2'ye gerileyeceği tahmin ediliyor. Raporda, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) politika faizini yüzde 50 seviyesinde tutarak enflasyonu kontrol altına almak için sıkı para politikalarını sürdürdüğü belirtildi.
Ekonomik büyümenin sürdürülebilir bir zeminde ilerlemesi için para ve maliye politikalarının sıkı kalması gerektiği vurgulanırken, Türkiye'nin yapısal reformlarla uzun vadeli büyüme potansiyelini artırabileceğine işaret edildi.
Ticaret ve Dış Talebin Rolü
Rapora göre, Türkiye'nin ihracatında dış talebin canlanması önemli bir itici güç olmaya devam ediyor. Turizm gelirlerindeki artışın yanı sıra dış ortamdaki iyileşme Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyelini destekliyor.
OECD, Türkiye’nin ekonomik istikrar ve öngörülebilirliği artırmak için enflasyon hedeflerine ulaşmada kararlı adımlar atması gerektiğini belirtti. Bu hedeflere ulaşılması durumunda uluslararası yatırımların Türkiye'ye daha fazla çekilebileceği ve ekonomik büyümenin ivme kazanabileceği ifade edildi.
Küresel ve Türkiye Ekonomisine İlişkin Öngörüler
Küresel ticaretin ve ekonomik büyümenin daha fazla toparlanması için korumacı politikalardan kaçınılması gerektiği uyarısında bulunan OECD, belirsizliklere rağmen dünya ekonomisinin genel olarak dirençli kalmayı sürdüreceğini vurguladı.
Türkiye özelinde ise mali konsolidasyon ve sıkılaşan finansal koşulların, hane halkı tüketimini sınırlandıracağı, ancak dış ticaretteki olumlu gelişmelerin büyümeyi destekleyeceği ifade edildi. Deprem sonrası yeniden yapılanma sürecinin etkilerinin azalmasıyla yatırımların ve kamu harcamalarının ivme kaybetmesi bekleniyor.
OECD'nin bu değerlendirmeleri, Türkiye ve dünya ekonomisinin gelecekte karşı karşıya kalacağı fırsatlar ve risklere ışık tutuyor. Raporda, sürdürülebilir büyüme ve istikrarlı bir ekonomik çerçevenin gerekliliği bir kez daha vurgulandı.