ABD ekonomisinde "yumuşak iniş" beklentileri öne çıkıyor
ABD ekonomisinde enflasyonun yavaşlaması ve büyümenin devam ettiğine işaret eden son veriler, "yumuşak iniş" senaryosunu güçlendiriyor. ABD Merkez Bankası (Fed) faiz artışlarıyla enflasyonu kontrol altına alırken, ekonominin resesyona girmeden dengeye oturması bekleniyor.
ABD ekonomisinde son dönemde açıklanan veriler, enflasyonun yavaşladığını ve ekonomik büyümenin sürdüğünü göstererek, ülkenin olası bir "yumuşak iniş" senaryosuna yöneldiğini ortaya koyuyor. ABD Merkez Bankası (Fed) enflasyonla mücadeleye devam ederken, ekonominin sert bir daralma yaşamadan kontrol altına alınması bekleniyor. Ancak yaklaşan başkanlık seçimleri ve jeopolitik gerilimler, bu olumlu beklentileri gölgeleyebilecek riskler olarak öne çıkıyor.
Enflasyonun Yavaşlaması ve Büyüme Verileri "Yumuşak İniş" Umutlarını Artırdı
ABD'de enflasyonun son aylarda yavaşladığına dair veriler, ekonominin sert bir resesyon yaşamadan dengeli bir şekilde durgunluğa girebileceği "yumuşak iniş" senaryosunu destekliyor. 2024’ün ikinci çeyreğinde yüzde 3 oranında büyüme kaydeden ABD ekonomisi, küresel daralmalara ve Fed’in sıkı para politikalarına rağmen ivmesini koruyor. Enflasyonun ise yıllık bazda yüzde 2,4 seviyesine gerilemesi, ekonomideki ılımlı toparlanmanın enflasyonla mücadeleye zarar vermeden sürdüğüne işaret ediyor.
Bilanço sezonu kapsamında büyük ABD bankalarının açıkladığı sonuçlar da ekonominin gücünü koruduğunu doğrular nitelikte. Goldman Sachs ve Morgan Stanley gibi büyük finans kuruluşlarının güçlü finansal performansları, piyasalarda "yumuşak iniş" beklentilerini pekiştiriyor. JPMorgan Chase yöneticileri ise, bankanın sonuçlarını değerlendirirken ABD ekonomisinin hem bireysel tüketiciler hem de büyük şirketler için güçlü kalmaya devam ettiğini belirtti.
Fed’in faiz artırımlarının ardından enflasyonu kontrol altına alma çabaları, ekonomideki büyüme oranlarını tamamen durdurmadan sonuç verecek mi sorusu önem kazandı. Merkez bankasının birincil hedefi, enflasyonu düşürmek ve resesyonu önlemek olurken, işsizlik oranları gibi iş gücü piyasasına dair veriler, Fed’in politikalarının başarısının belirleyicisi olacak. Eylül ayında işsizlik oranının yüzde 4,1’e düşmesi, iş gücü piyasasında kontrol edilebilir bir soğumanın işareti olarak değerlendiriliyor.
Ekonomistlere göre, iş gücü piyasasının gücü ve işsizlik oranının düşüklüğü, Fed’in faiz artırımlarına rağmen ekonomide sert bir iniş yaşanma riskini azaltıyor. Ancak özellikle Orta Doğu’daki çatışmalar ve kasım ayında gerçekleşecek ABD başkanlık seçimlerinin olası sonuçları gibi belirsizlikler, ekonomideki olumlu gidişatı bozabilecek faktörler olarak öne çıkıyor.
ABD Ekonomisinde Yumuşak ve Sert İniş Örnekleri
ABD tarihinde hem "yumuşak iniş" hem de "sert iniş" örneklerine rastlanıyor. 1980'lerin başında Paul Volcker yönetimindeki Fed, faiz oranlarını yüzde 19'un üzerine çıkararak sert bir enflasyon düşüşü sağlamıştı ancak bu politika sonucunda ABD ekonomisi derin bir resesyona girmiş, işsizlik oranı yüzde 10,8’e ulaşmıştı. Bu dönem, ekonomide "sert iniş" olarak tarihe geçti.
Öte yandan, 1990’ların ortasında Alan Greenspan yönetimindeki Fed, daha dengeli bir sıkı para politikası uygulayarak ekonomide "yumuşak iniş" sağlamayı başarmıştı. O dönemde faiz oranlarının yükseltilmesiyle işsizlik oranı düşerken enflasyon kontrol altına alınmış, resesyon yaşanmamıştı.
Yumuşak İnişin Riskleri: Jeopolitik Gerilimler ve Seçimler
ABD ekonomisindeki mevcut iyimser tabloya rağmen, analistler bazı risklerin varlığına dikkat çekiyor. Orta Doğu’daki çatışmaların küresel tedarik zincirlerinde olası aksamalara neden olabileceği ve enerji fiyatlarının artışıyla enflasyonu yeniden tetikleyebileceği belirtiliyor. Ayrıca, kasım ayında gerçekleşecek başkanlık seçimlerinin olası sonuçları da belirsizlik yaratıyor. Seçim sonuçlarının ekonomik politikalarda büyük değişikliklere yol açma ihtimali, piyasalar için endişe kaynağı olarak öne çıkıyor.
Özetle, ABD ekonomisinin yumuşak bir iniş gerçekleştirme olasılığı yüksek olsa da, dışsal faktörler ve siyasi belirsizlikler bu süreci etkileyebilir. Fed’in politika adımlarının sonuçları ve piyasalarda oluşacak tepkiler, önümüzdeki aylarda ekonominin yönünü belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer alıyor.