Türk lirası, ekim ayında son 6 ayın en güçlü seviyesine yükseldi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından yayımlanan TÜFE bazlı Reel Efektif Döviz Kuru (REK) endeksi, bir önceki aya göre 1,09 puan artarak 71,87 seviyesine ulaştı. Bu, Nisan 2025’teki 72,21 puandan sonra görülen en yüksek seviye oldu. TCMB verilerine göre, 2003=100 bazlı REK endeksi, eylülde 70,78 seviyesindeydi.
Ekim ayında görülen artış, enflasyonun nominal kur artışını aşmasıyla gerçekleşti. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) bazlı reel efektif döviz kuru da benzer bir eğilim izleyerek 94,74’ten 95,53’e çıktı. Uzmanlar, bu artışın TL’nin reel anlamda değer kazanması anlamına geldiğini, ancak enflasyonist ortamın bu değeri “görece güçlenme” düzeyinde sınırladığını belirtiyor.
Merkez Bankası: TÜFE Artışı Belirleyici Oldu
TCMB değerlendirmesinde, endeksteki artışın nedenine ilişkin şu ifadeler yer aldı: “REK endeksindeki yükseliş, temel olarak TÜFE’deki artışın nominal kur artışından daha yüksek olmasından kaynaklanmıştır. Ekim ayında dolar Türk lirası karşısında ortalama %1,24, avro ise %0,51 oranında değer kazanırken, TÜFE %2,55 artmıştır.” Böylece Türk lirası nominal olarak değer kaybetse de, fiyat düzeyindeki artışın daha hızlı seyretmesi nedeniyle reel olarak güçlenmiş görünüyor. TCMB’nin değerlendirmesinde ayrıca, Türkiye TÜFE’sinin endekse pozitif katkı yaptığı; buna karşın dünya fiyat endeksleri ve nominal kur sepetindeki değişimlerin artışı sınırladığı vurgulandı. Uzmanlar, bu durumun “TL’nin reel olarak toparlanmaya başladığı ama hâlâ zayıf denge bölgesinde olduğu” anlamına geldiğini ifade ediyor.
Reel Kur Ne Anlama Geliyor?
Reel efektif döviz kuru, bir ülkenin para biriminin dış ticaret yaptığı ülkelerin para birimleri karşısında satın alma gücü farkına göre ayarlanmış değerini gösteriyor. Bu göstergede 100 puanın altındaki değerler, yerel para biriminin reel olarak değersiz, 100 puanın üzerindeki değerler ise aşırı değerli olduğunu işaret ediyor. Ekim itibarıyla 71,87 puanlık seviye, TL’nin hâlâ “değersiz” bölgede olduğunu ancak kademeli bir toparlanma eğilimi sergilediğini gösteriyor.