Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, 0-2 yaş arası bebeklerin beslenme ihtiyaçlarını karşılamak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından 2024 yılı içinde toplam 1 milyar 355 milyon lira tutarında tıbbi mama desteği sağlandığını duyurdu. Sosyal devlet anlayışı çerçevesinde toplumun en hassas kesimlerinden biri olan bebeklere yönelik sağlık destekleri artarak devam ediyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 0-2 yaş grubunda inek sütü ve çoklu gıda alerjisi olan çocuklar için devletin sağladığı tıbbi mama desteğinin kapsamının genişletildiğini ve 2024 yılı itibarıyla bu alandaki toplam ödemenin 1 milyar 355 milyon liraya ulaştığını belirtti.
“Minik Kalplerin Yanındayız”
Bakan Işıkhan, paylaşımında şu ifadeleri kullandı: “Tıbbi mama desteğiyle minik kalplerin yanında oluyoruz. 0-2 yaş arası inek sütü ve çoklu gıda alerjisi olan bebeklerimizin gelişimini destekliyoruz. Sosyal Güvenlik Kurumu olarak 2024 yılında 1 milyar 355 milyon lira tıbbi mama ödemesi gerçekleştirdik. Evlatlarımız mutluysa biz mutluyuz, aile yapımız güçlüyse biz güçlüyüz.” Bu destek, sadece ekonomik bir katkı olmanın ötesinde, kronik alerjik rahatsızlıkları nedeniyle özel beslenme ihtiyacı duyan bebeklerin sağlıklı gelişimini garanti altına almayı hedefliyor. Uzmanlar, erken yaşta alerji tanısı konan çocukların doğru beslenmeyle uzun vadeli sağlık problemlerinin önüne geçilebileceğini vurguluyor.
SGK, Sağlıkta Koruyucu Hizmetleri Öne Çıkarıyor
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun bu kapsamlı ödeme planı, koruyucu sağlık hizmetlerinin sadece hastalıkla mücadeleye odaklanmadığını, aynı zamanda yaşam kalitesini artırma hedefiyle erken yaşta müdahale ve destek mekanizmalarını güçlendirdiğini ortaya koyuyor. Bu doğrultuda SGK’nın, özel gereksinimli bireyler ve kronik hastalıklara sahip çocuklara yönelik benzeri destek kalemlerinde de 2025 yılı içinde artışa gideceği öngörülüyor. Bakanlık kaynakları, yılın ikinci yarısında aile sağlığını güçlendirmeye yönelik yeni destek programlarının da gündeme geleceğini belirtiyor. Özellikle çocuk sağlığına yönelik yapılan bu tür harcamaların hem ekonomik hem de toplumsal yapının sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynadığına dikkat çekiliyor.