CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Yerli Malı Haftası dolayısıyla TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Türkiye’deki gıda israfına dikkat çekti. Gürer, ülkede yıllık 23 milyon ton gıdanın israf edildiğini belirterek, bu miktarın üretilen gıdanın yaklaşık yüzde 40’ına karşılık geldiğini söyledi. İki yıl önce gıda israfının 18 milyon ton olarak açıklandığını hatırlatan Gürer, gelinen noktada israfın daha da arttığını vurguladı. Gürer, tüketim alışkanlıklarının bu artışta önemli bir rol oynadığını ifade etti.
Tüketim Alışkanlıkları İsrafı Artırıyor
Fast food zincirleri ve ayaküstü tüketim noktalarında israfın belirgin biçimde arttığını söyleyen Gürer, özellikle serpme kahvaltı uygulamalarında birçok ürünün tüketilmeden çöpe gittiğini dile getirdi. Gürer, “Bu sürecin doğru yönetilmesi ve planlanması şart. Alışkanlıklarımızı değiştirmeden israfın önüne geçmek mümkün değil” dedi. Gürer ayrıca, Türkiye’de yılda yaklaşık 4 milyar ekmeğin çöpe atıldığını ifade ederek, bunun hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi bir sorun olduğuna dikkat çekti.
İthalata Giden Milyarlar
Gıda israfı sürerken Türkiye’nin ithalata bağımlı hale geldiğini savunan Gürer, 2025’in ilk 9 ayında:
- Temel gıda ürünleri için yaklaşık 10 milyar lira,
- Et ve hayvan ithalatı için ise yaklaşık 2 milyar lira
yurt dışına ödeme yapıldığını ileri sürdü. Gürer, yerli üretimi destekleyecek politikaların zayıfladığını ve Yerli Malı Haftası’nın her geçen yıl anlamını yitirdiğini savundu.
Planlı Üretim ve Kooperatifçilik Vurgusu
Tarımda arz açığının kapatılması için planlı üretim ve üretim sonrası kooperatifçilik modelinin güçlendirilmesi gerektiğini belirten Gürer, israfla mücadelede yalnızca bireysel değil, kamusal politikaların da devreye girmesi gerektiğini ifade etti. Gürer’in ardından konuşan CHP Tekirdağ Milletvekili Nurten Yontar ise tarımın yalnızca ekonomik bir faaliyet olmadığını vurguladı. Yontar, tarımın gıda egemenliği, ulusal güvenlik ve toplumsal refah açısından stratejik bir alan olduğunu söyledi. Yontar, tarımda ekim alanlarının daraldığını, üretimin düştüğünü ve çiftçilerin borç yükü altında kaldığını savunarak; planlı üretim, taban fiyat uygulaması, alım garantisi ve fiyat istikrarının sağlanması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca genç çiftçilerin desteklenmesi ve kapanan köy okullarının yeniden açılması çağrısında bulundu.
