2024 yılı itibarıyla merkezi yönetim bütçesinden Ar-Ge’ye ayrılan kaynak, toplam bütçenin %1,51’ini oluşturdu. Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) ile kıyaslandığında ise bu oran yüzde 0,41 oldu. 2025 yılı bütçe başlangıç ödeneği baz alınarak yapılan tahminlere göre, Ar-Ge için ayrılan 236 milyar 262 milyon TL’lik kaynak ile bu oranın daha da artması bekleniyor.
En Fazla Kaynak Üniversitelere: Yüzde 69,5’lik Payla “Genel Bilgi Gelişimi” Önde
Sosyo-ekonomik hedefler bazında yapılan sınıflandırmaya göre, Ar-Ge harcamalarında en büyük payı üniversiteler alıyor. 2024 yılında merkezi yönetim bütçesinden yapılan Ar-Ge harcamalarının yüzde 68,3’ü, temel bilimsel araştırmaları kapsayan "genel bilgi gelişimi" alanına aktarıldı. 2025’te bu oranın yüzde 69,5’e çıkacağı öngörülüyor.
Diğer başlıca harcama kalemleri ise şöyle sıralandı:
- Endüstriyel üretim ve teknoloji: 2024’te yüzde 9,3, 2025 öngörüsü yüzde 7,9
- Genel bilgi gelişimi (diğer kaynaklar): 2024’te yüzde 5,2, 2025’te yüzde 5,4
- Tarım: 2024’te yüzde 4,3, 2025 tahmini yüzde 4,8
- Savunma: 2024’te yüzde 4,0, 2025 öngörüsü yüzde 3,6
Bu tablo, Türkiye’nin sanayi ve teknoloji alanında yerli üretim kapasitesini geliştirme hedefleriyle üniversite iş birliklerini daha stratejik konumlandırdığını gösteriyor.
Uluslararası Ar-Ge Programlarına 2025’te 1,17 Milyar TL
Küresel Ar-Ge iş birliklerine yönelik destekler de artarak devam ediyor. 2024’te 1,03 milyar TL olan uluslararası Ar-Ge programlarına yönelik bütçe, 2025’te 1,17 milyar TL’ye çıkarıldı. Fonlamada öncelik şu şekilde dağıtıldı:
- İkili/çok taraflı Ar-Ge programları: 500 milyon TL
- Uluslararası Ar-Ge kuruluşlarına fon: 475 milyon TL
- Avrupa çapındaki Ar-Ge girişimleri: 198 milyon TL
Bu artış, Türkiye’nin Avrupa ve küresel düzeyde bilimsel ağlara entegrasyonunu artırma hedefini yansıtıyor. Ar-Ge harcamalarının yükselmesi, teknoloji tabanlı kalkınma vizyonunun kamu bütçesinde somut karşılık bulduğunu ortaya koyuyor. Kamu kaynaklarıyla desteklenen bilimsel araştırmaların, özellikle üniversiteler aracılığıyla sanayiye ve stratejik alanlara entegre edilmesi; uzun vadede Türkiye'nin inovasyon ve rekabet gücünü artıracak önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Merkezi yönetim bütçesinden sağlanan bu finansman; savunmadan tarıma, enerjiden yapay zekâya kadar geniş bir yelpazede dönüşümü destekliyor. Özellikle uluslararası iş birliklerine yönelik artan katkı, Türkiye’nin küresel bilgi üretim zincirindeki rolünü güçlendirme niyetini net biçimde ortaya koyuyor.