Selam Size Büyük Erzincan Depreminde Kaçmayan Mahkumlar!

Selam Size Büyük Erzincan Depreminde Kaçmayan Mahkumlar!

28 Eylül 2018 0 Yazar: Emine Zaman

Tarih 27 Aralık 1939; soğuk mu soğuk bir gün. Erzincan 7,2 büyüklüğünde bir deprem ile sarsılır. Erzincan’da taş taş üstünde kalmaz. 33 bin insan vefat eder, 120 bin civarında insan yaralanır. Zaten 2. Dünya Savaşı’nın çanları çalmaya başlamıştır. Devletin imkanları kısıtlıdır. Karla kaplı yollar aşılamaz, Erzincan’a yeterli yardım götürülemez. Şehrin en dayanıklı binaları arasında bulunan Erzincan Cezaevi’ndeki mahkumlar sağdır. Büyük Erzincan depremi ve mahkum anısı da işte burada başlar…

Gündem “af” ile çalkalanıyor. Bir kesim mahkumlar için yapılması düşünülen “ceza indirimine” o denli karşı ki; bu düzenlemeyi daha başından “af” olarak gösterip kamuoyunu ayağa kaldırma derdinde. Yaygara koparmaya çalışan bu kesim, cezaevlerinde yatanların da “insan” olduğunu tamamen unutmuş durumda. Vicdanları adeta karamış bu insanlar hiçbir insan evladının “hasbelkader” cezaevine düşebileceğine ihtimal vermemekte ve bunun olabileceğini idrak edememektedirler. Ancak onların zannettiğinin aksine “her özgür insanın bir mahkum adayı olduğunu” ve dahası hemen hemen her mahkumun da içinde temiz bir insan yattığını hatırlayalım.

Her Müslüman’ın bildiği, Kuran’ı Kerim’de kıssası anlatılan ve “en güzel kıssa” olarak bahsedilen Yusuf Peygamber’in kıssası… Yusuf Peygamber’in bir “iftira sonucu” zindanda 7 yıl kaldığını unuttunuz mu?

Necip Fazıl mesela; ömrünün 10 buçuk yılını ceza evinde geçirmiştir. Hak etmiş midir?

Nazım Hikmet hayatının 12 yılını ceza evinde geçirmiştir, hak etmiş midir?

Muhsin Yazıcıoğlu gençliğinin 7.5 yılını cezaevinde geçirip beraat etmiştir.

Kemal Tahir ömrünün 12.5 yılını hapiste geçirmiştir.

Bu örnekleri yüzlerce, binlerce çoğaltmak mümkün. Tarih, onlarca yıl hapiste yatıp sonrasında aklananlarla doludur. Ve dahası… Siz “masum” olduğunu iddia edenler; suçlarınızın ispatlanmamış olması, sizi masum mu yapar? Hataya ve yanlışa düşmüş bir insana 2. şans vermek insani ya da vicdani değilse, siz affa karşı olanlar; o halde inandığınız dine göre, Yaratıcınız’dan ne diye af istersiniz? Hatalarınızın affedilmeyeceği bir “öteki dünyada” nasıl bir cennete kavuşmayı umarsınız?

Büyük Erzincan Depremi ve Mahkum!

Tarih 27 Aralık 1939; soğuk mu soğuk bir gün. Erzincan 7,2 büyüklüğünde bir deprem ile sarsılır. Erzincan’da taş taş üstünde kalmaz. 33 bin insan vefat eder, 120 bin civarında insan yaralanır. Zaten 2. Dünya Savaşı’nın çanları çalmaya başlamıştır. Devletin imkanları kısıtlıdır. Karla kaplı yollar aşılamaz, Erzincan’a yeterli yardım götürülemez. Şehrin en dayanıklı binaları arasında bulunan Erzincan Cezaevi’ndeki mahkumlar sağdır. Büyük Erzincan depremi ve mahkum anısı da işte burada başlar…

Dönemin Erzincan Cumhuriyet Savcısı İzzet Akçal mahkumları toplar ve yardımlarına ihtiyaç duyduklarını açıklar. “Sizleri bırakacağız, depremde yıkılan 100 binden fazla binanın enkazının altında kalanları kurtarmaya yardım edin ve lütfen kaçmayın” der. Sabıkasında adam öldürme, hırsızlık, gasp ve dahi pek çok suç bulunan o mahkumlar günlerce insanların yardımlarına koşarlar. Mahkumların kurtardığı insan sayısı bini aşmıştır. Günler sonra bir nebze olsun yaralar sarılmaya başlanmıştır ve mahkumların desteğine ihtiyaç kalmamıştır. Sayım yapılır, bir mahkum dahi firar etmemiştir. Bu durum Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü çok etkilemiştir. Depremden 1 yıl sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden çıkarılan bir yasa ile özel af ilan edilmiş ve mahkumların tahliye olmaları sağlanmıştır.

Ve dönelim bugüne… Bir ceza indirimi yasasını dahi insanlara 2. şans vermek, yargının hatalı kararlarını telafi etmek olarak görmeyenler;

Kendi suçlarınızı görmezden gelerek, ayıplarınızı bastırmak istercesine; “arsız, hırsız, dolandırıcı vs.” diye yargısız infaz yaptığınız mahkumlardır onlar. Kaçmayanlar. Vicdanlarınız varsa eğer, kim bilir belki sızlar…

Ve siz, kader mahkumları;

Hasbelkader sırça köşklerde doğanlar, suça bulaşmayanlar, suça sürüklenmeyen çocuklar, iyi bir çocukluk geçirenler, fırsat eşitliğinin “en eşit” tarafında olanlar, seçilmiş azınlıklar, kendisini “iyi insan” zannedenler ve dahi suçları açığa çıkmayanlar; sizi anlayamazlar.

Selam size esas mahkemeyi vicdanlarında kuranlar ve büyük Erzincan depreminde kaçmayan mahkumlar!

Günümüz kader mahkumları için ceza indiriminin gerekliliğine dair yazımıza buradan göz atabilirsiniz.